KURT YAVRUSU
  FETOİZM - 3
 


ein Bild 

 

ÖNCEKİ SAYFANIN DEVAMI

Diğer cemaatler Kuran kursu ve İmam Hatip Liseleri gibi doğrudan dini eğitim kurumlarına önem verirken, Fethullah Gülen cemaati, Turgut Özal döneminde, yurt içinde Anadolu liseleri ve kolejler açmaya başladı. Sovyetler Birliği\'nin çözülmesi üzerine Gülen örgütü uluslararası okullar atağına geçti. Gülenin öncelik verdiği ülkeler son derece dikkat çekici: Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar. Yani Amerika\'nın ilgi alanındaki bölge ve ülkeler. Nitekim1992den itibaren, öncelikle Orta Asya Türk cumhuriyetleri olmak üzere Kafkas ve Balkan cumhuriyetlerinde, "Fethullahçı" diye bilinen vakıf ve şirketler, art arda kolejler açtılar. Ardından Asya ve Afrika ülkeleri geldi.

ABDnin Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği\'ni çökertmek için örgütlediği ve büyük olanaklarla yürüttüğü "CIA muhalefeti"nin, Gülen Örgütünün önünü açtığı net olarak saptanabiliyor. Sovyet blokuna karsı yürütülen psikolojik savasın en önemli aygıtı Hür Avrupa Radyosu, Fethullah Güleni bültenlerinin bas konusu yapıyor. Amerika\'nın Sesi radyosunun değişik lehçelerdeki Türkçe yayınlarında, Gülen ve misyonu döne döne övülüyor.

HEMEN HER OKULDA INGILIZ VE ABDLI VAR

Kırgızistan\'da da 50-60 kadar Amerikalı "öğretmen" var. Bunlar da diplomatik pasaportlu. Ve Kırgızistan\'da "Fethullahçı" diye bilinen okullarda "öğretmenlik" yapıyorlar.

Fethullah Gülenin okulları, Adriyatikten sadece Çine kadar değil, Vietnama, Endonezyaya kadar uzanmaktadır ve eğitim dili olarak da Türkçeyi değil, Ingilizceyi kullanmaktadı r. Özellikle hazırlık sınıflarında haftalık ortalama 24 saati bulan İngilizce derslerine, çoğu okulda ABDli ve İngiliz "öğretmenler" giriyor.

Fethullah Gülenin Kodları

Avlarlı Efenin dergâhından çıkıp, Edirne ve Kırklarelinde sıradan bir vaizken, koca bir eğitim imparatorluğu kuran Fethullah Gülen, son yılların en çok tartışılan ismi olarak gündemden hiç düşmüyor. Fethullah Gülenin kim olduğunu öğrenmek isteyenler, Temponun hazırladığı bu dosyayla hocaefendinin şifrelerini çözebilecek.

1966 yılında, 26 yaşındaki genç vaiz, güvendiği 14 kişiyle uzun ve sonu belli olmayan bir yolculuğa çıktı. Fethullah Gülen\'in liderliğindeki eğitim seferberliği için bir araya gelen 14 arkadaş, 1986\'ya kadar, yani 20 yıl boyunca hiç aksatmadan her ay bir araya geldi.

İlk toplantıda, Fethullah Gülen, herkese görev dağılımı yaptı. Onların deyimiyle bir \'Hizmet Belgesi\', yani bir anayasa hazırlandı. Kadroya dahil olanlar, hazırlanan metne, La Yenkatı (kefaretle dönüşü olmayan) yemin ettiler. İlginç olan, yemin metninin ilk satırının karalanmış olmasıdır. Orijinal metinde sadakatle bağlı kalınacak kişi \'Fethullah Gülen\' yazıldı. Ancak, doğabilecek tepkiler göz önüne alınınca, Gülen\'in isminin üzeri karalanarak yerine \'Kuran\' yazıldı. Ancak, metin yenilenmedi.

Bu kadro, büyük bir sadakat ve itimatla şahsi işlerini, evine alacağı bir kilimi, giyeceği bir kıyafeti, evleneceği kişiyi dahi heyet kararı olmadan yapmadı. 1986\'da Fethullah Gülen, Nurettin Veren\'e "Bu iş çok büyüdü. Bazı yeni isimleri da bu kadroya alsak arkadaşlar rahatsız olur mu?" diye sordu. Veren, "Hakka hizmet büyük ve ağır bir defineyi taşımak gibidir. Aramıza ne kadar çok arkadaş katılırsa, o kadar iyi olur" yanıtını verdi.

20 yıl aradan sonra Mustafa Özcan ve Doktor Kudret ekibe katıldı. Ancak, o günden sonra Gülen önemli bir karar aldı. Kadroda yer alanların hiçbirine danışmadan, haber vermeden, kadroyu dağıttı ve birbirleriyle görüşmelerini yasakladı. Değişik bahane ve sebeplerle üç kişi bir araya gelemez ve konuşamaz oldu.

Dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, 22 Ağustos 2000 tarihinde, Fethullah Gülen\'le ilgili hazırladığı iddianamede şu noktalara dikkat çekiyor:

"Amacı: Devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmaktır. Fethullah Gülen, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini sona erdirip, yerine şeri yasaların hâkim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlikle oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir. Gülen, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla, bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücüyle; bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak, devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve emniyet teşkilatında kadrolaşmak, yurtdışında Türkiye\'de kurulacak siyasal İslam\'a sempati ile bakacak bir gençlik oluşturmak istemektedir. Oluşturduğu öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencileri seçmekte, sağladığı imkânlarla kendisine bağlamaktadır. Fethullah

Gülen\'in düşünceleri öğrencilere evlerde, okullarda, kamplarda beyin yıkama metotları ile öğretilmektedir. Bu toplantılarda Atatürk, devrimleri ile toplumun İslam\'dan ve inançtan uzaklaştırıldığı için Deccal (Ahir zamanda ortaya çıkacak fitnenin başı) olarak tanıtılmaktadır."

Bu iddianamenin üzerinden tam beş yıl geçti. Gülen, bugün Amerika\'da 130 dönümlük bir çiftlikte yaşıyor. Gülen, 35 yıllık yol arkadaşlığından sonra ayrıldığı cemaatin kara kutusu Nurettin Veren\'in açıklamalarıyla sıkıntılı günler yaşıyor. Cemaat üyeleri, "Nurettin Veren, bakalım bugün neler söyleyecek?" diye hop oturup hop kalkıyor. Veren ise, cemaati ve Gülen\'i anlatmaya devam ediyor.

Fethullah Gülen kimlerle yola çıktı, ne görevler verdi?

İlhan İşbilen

Vakfın açtığı kursların tenviri, tanzimi, yönetimi, öğretmenlerle görüşme işleri... Derslerin tanzimi (halk ve talebe). Harici Umuriye\'ye ait meseleler. Ziyaretlerin tertibi.

Nurettin Veren

Vakfın açtığı kurslarda İlhan İşbilen\'e her hususta yardımcı olmak. Tepecik ve Şirinyer\'e ait evlerin her türlü tedviri. Harici Umuriye\'ye ait meseleler…

Abdullah Aymaz

İlhan İşbilen ile derslerin tanzimi. Harici Umuriye\'ye ait meseleler. Alsancak, Bahçelievler, Fatih, Dönertaş\'ın her türlü işlerini yerine getirmek.

Zafer Ayvaz

Vilayetler arasındaki tesanütün tesisine matuf olmak için arkadaşların gönderilmesine ışık tutmak, kendisine de Emin-Kenan\'ın yardımcı olmaları... Bornova\'da Meydan-Tıblılar ve 7 numaralı evlerin sakinleri ile hemdem olup tedviri...

Kemaleddin Özdemir

Her türlü kitap tedariki, satışını tedvir edecek, kendisine bu hususta İ. Hasgür yardım edecektir. Aydınlık Evler Nokta\'da kalan arkadaşların bütün işlerini takip edecek.

Ahmet Kemerli

Mezunlar arası aidatın toplanması, hesaplanması, yeni kaynaklar bulunması. Kiraların zamanında toplanıp, gerekli yere takviyesine müzahir olma… Akdurak\'taki arkadaşların ihtiyaçlarını yerine getirme.

Mehmet Ali Şengül

Mersin\'deki ve Karşıyaka\'daki arkadaşların her hususta yetişmelerini, ihtiyaçlarının giderilmesini… Muammer Türkyılmaz ile temas edip yukarıdaki arkadaşların ihtiyaçlarının zamanında görülmesi. (4 adet ev)

Muammer Türkyılmaz

Vakıf binasının (yurdun) bitiminde her türlü gayret içinde bulunma. Vakıf evlerinin onarımı, bakımı, tamiratı. M. Ali Şengül ile Karşıyaka\'daki arkadaşların ihtiyaçlarının zamanında giderilmesi.

İsmail Büyükçelebi

Vakıf evlerinden Hisar, Poligon ve Sezer\'de kalan arkadaşların ihtiyaçlarına zamanında cevap verme, tedviri ile...

Hüseyin Kaptan Kın

Harici Umuriye\'ye ait meseleler... Şirinyer\'deki bir ve iki numaralı evlerde kalan arkadaşların ihtiyaçlarının tedviri.

Aydın Koyuncu

Alsancak\'taki iki numaralı ve yeni tutulan yerdeki arkadaşların her türlü ihtiyaçları ile ilgilenme ve tedviri…

Mehmet Atalay

Karabağlar\'daki her iki evde kalan arkadaşların ihtiyaçlarını tespit ve devamlı olarak kontrolü...

Halil İbrahim Uçar

Günaydın\'da kalan arkadaşların tedviri ve azami ihtimam...

İsa Saraç

Köprü'deki arkadaşların tedviri...

SAĞLIK DURUMU İYİ DEĞİL!

Tarikat şeyhinin sağlık durumunun kötüye gittiği komşularının ifadesiyle pekişiyor. Komşularının verdiği bilgilere bakılırsa Gülen son dönemde hastaneye bile gidemeyecek kadar rahatsız. Doktorlarının kendisinin kaldığı eve geldiği ifade ediliyor. Kendisiyle konuşmaya çalıştığımız kalp doktoru Dr. Cleaveland, hastası hakkında detaylı bilgi vermenin hasta-doktor ilişkilerindeki gizliliği zedeleyeceğini bildirirken, durumunun heyecana hiçte tahammül göstermediğini ve bu yüzden kendisine tansiyonunun yükselmemesi için Türkiye\'den haberleri seyretmemesini tavsiye ettiğini bildirdi. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor "Acaba hastasının durumu gerçekten o kadar hassas mı?" Hatırlarsınız bir kaç ay evvel tarikat lideri Fethullah Gülen aniden ambulansla hastaneye kaldırılmıştı. Buda müritleri arasında korku ve üzüntüye sebep olmuştu.

Bilindiği gibi Fethullah Gülen, laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılanıyor.

Gerçek Fethullah Gülen\'i devletin istihbarat birimlerinin hazırladığı raporlar da görmek gerekmektedir. Raporlara göre;

"Fethullah Gülen, alışılmış Din Adamı profilinden uzak, din adına farklı söylemleri bulunan kimi zaman Sfenks kadar sessiz, kimi zaman Atatürkü övmeye gerek duyan, kimi zaman 8 yıllık eğitime destek verecek kadar reformcu, rejim yandaşı ve aydın bir düşünür, kimi zamanda farklı dinlerin temsilcilerine dünya barışı adına çağrılar yapacak, hatta Papa ile fikir teatisinde bulunabilecek kadar da enternasyonal yanı güçlü biri olarak görüntüler vermektedir. Tarikat mensupları da baş imam Fethullah Gülenden aldıkları fetvalar doğrultusundaki davranışları ile kendi düşüncelerinin zıttı olanlara karşı hile mübahtır yöntemi ile tedbirler geliştirmektedirler.

Fethullah Gülenin yeterli bir din eğitimine ve bilgisine sahip olduğu kuşkuludur. Ama, dini bütünüyle bilmeyen fakat itikatlı olduklarına inanan insanları etkileyebilecek noktayı iyi keşfetmiş, üstün bir zeka sahibi olduğu söylemleri de gündemdedir. Din bilgesi olmayı gerektirmeyen dini hikayeleri, ıstırap yüklü ses tonu eşliğinde, sohbetlerinde gözyaşı suyu ile kişilerin manevi alanlarına nüfuz edecek şekilde anlatan ve kişileri istediği yöne sevk etmeyi başarması birçok entelektüel kesimin kendisinden etkilenmesini sağlamıştır.

Gençlerimizin ülke menfaatleri ve değerleri açısından hangi noktalarda bulundukları, nihai hedeflerinin ne olduğu tam olarak belirlenmiş olanlarla kamufle yeteneğine sahip bulunan çeşitli maskeler ve kamuoyu desteğiyle yollarına devam etmekte olan ve üzerindeki giz perdesi tam olarak kaldırılmamış masumane görünümlü kimi organizasyonları n çekim alanlarına girmelerine mani olabilecek ölçülerde uyarmadığımız ve yeterli bilgilerle teçhiz edemediğimiz de bir başka gerçektir. Böyle olduğu içindir ki gençlerimiz halen birtakım kişi ya da legal ve masumane görünümlü gruplaşmaların etkinliğini artırmada bu kişi veya örgütlerin hedefledikleri noktalara ulaşma ve bu yöndeki planlarını hayata geçirmeleri konusunda cazibe merkezi olmaya devam etmektedirler.

Polis akademileri

Gençlerimiz üzerinde oynanan bu oyunlardan da anlaşılacağı gibi devletin bazı önemli mevkileri ile birlikte teşkilatımız bünyesinde bulunan başta Polis Koleji ve Akademisi olmak üzere, birçok eğitim kurumumuz adı geçen tarikatın ilgi alanına girmiş teşkilatlanmaları adeta bir sistematiğe bağlanmış gibi devam etmektedir.

Fethullah Gülen cemaatinin devlet içindeki yapılanması alışılmış örgütlenme modelinin dışındadır. Tarikata göre; makamlar öncelikli, kişiler ikinci plandadır. Bu nedenle kişiler makamlara tercih edilmekte ve gerekirse ya da herhangi bir nedenle güç durumda kalındığında kişiler feda edilerek yerlerine hazır tutulan kendilerinden olan kişilerin getirilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. Mümkün olmaması halinde mevcut bürokrat ya da siyasetçilere hoş görünmek suretiyle kendi tabirleriyle Kullanabildiğ in sürece ya da sana zarar vermeyecekse istifade et taktiği ile yönetim kademelerini kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar.

Işık tarikatı

Işık tarikatı olarak adlandırdığımız Fethullah örgütlenmesinin yol göstericilik ve irşad edicilik şeklinde tanımlanan yapısının dışında; Fethulllan Gülenin kendi deyimi ile Dava adamı ne muzafferiyetinde ne de mağlubiyetinde tavrını değiştirmez... Her yüce davada, yerinde sebat edip cepheyi koruma bir yiğitlik nişanesidir tarzındaki karakter telkini ile İbni Erkanı (IŞIK) evlerinde yetiştirmeden sabırla pişirip olgunlaştırmadan yapılacak her şey ham hayaldir şeklinde mensuplarına ihtiyat telkin eden, söylemleri gibi birçok beyanı ışığında IşIk tarikatına geçirilmiş örgütsel yapı ortaya çıkacaktır.

Marksist literatürde, genelde Militan olarak adlandırılan tiplerin yetiştirilmesindeki telkin ve inandırma yöntemleri ile Fethullah GÜLENİn IŞIK EVLERİ ya da Işık kışlaları diye tanımladığı ve Bayrak yere düşmüştür oradan kaldırılmalıdır şeklinde örtülü olarak Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan önceki döneme gönderme yaptığı ve büyük bir titizlikle gizlemeye çalıştığı hedefi için Hizmet insanı gönül verdiği dava uğrunda; kandan, irinden dar yolları geçip gitmeye azimli ve kararlı; varıp hedefine ulaştığında da sahibine verecek kadar olgun ve yüce yaratıcıya edepli ve saygılı, muvaffakiyetinden ötürü alkışlayacağı kimseleri de putlaştırmayacak şeklindeki izahı hem mücadelenin tarzını anlatmaya, hem de lidere tabi olmak suretiyle ondan irşad ve emir beklemeyi telkin ettiği açıkça ortadadır.

Hedef: Teokratik rejim

Esasında; yazının ekindeki rapordan da anlaşılacağı gibi, Fethullan GÜLENin kitaplarında gerçek niyetini gizlemek için kullandığı bazı kelimelerin yerine, gerçekte onun niyetini ihtiva eden sözcükleri koyduğumuzda çok kullandığı, ancak ne olduğunu bir türlü izah etmediği Hedefinin gelecekte zümre hakimiyetini hedefleyen teokratik bir rejim olduğu hemen anlaşılmaktadır.

Şeriat yerine İslam, Cumhuriyet dönemi yerine talihsiz dönem veya karanlık ya da upuzun hicranlı dönem, militan yerine hizmet erleri ya da Işık erleri veya Işık süvarileri, laik kesimler yerine karşı cephe veya hasım cephe, Cumhuriyet dönemi yöneticileri yerine o kafalar, Atatürk dönemi ya da İsmet İNÖNÜ dönemi yerine mabede giden yolların kapatıldığı zaman dilimi, şeriat düzeni yerine hedef, Atatürk yerine deccal şeklinde deyimler hedefinin ne olduğunu açıklamaya yeterlidir.

Devleti ele geçirin

Tarikat liderinin 1950li yıllara atıfta bulunarak Said-i Nursiyi karşı cepheye aksiyoner tavır almamak gerekçesiyle üstü kapalı eleştirerek ...50li yıllardan bu yana tam 40-45 yıl geçmiştir. O dönemde, 10 yaşında olanlar, şayet mevsimi geldiğinde üniversite okusalardı, şimdi zirvelerde ya da zirveleri zorlayan konumlarda olacaklardı. 20 yaşında olanlar 60-65 yaşında olacaklardı ki bu da onların başbakanlar, reis-i cumhurlar seviyesinde en olgun dönemlerini yaşıyor olmaları demekti ifadesi ile devleti diğer önemli mevkileriyle en üst düzeyde ele geçirmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.

... Bir yandan hasım cepheyi mükemmel işleyen haber alma teşkilatıyla içinden tanırken, öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetleri kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli tarzındaki mantalitesi ile de emniyet ve istihbarat birimlerini ele geçirme teşebbüsündeki niyeti açıkça ortaya çıkmaktadır. Yazının ekinde pasajlar şeklinde alınan ve konunun bütününden kopmama düşüncesi ile verilen bilgiler okunduğunda Fethullah Gülenin nelere özlem duyduğu net olarak anlaşılacaktır.

Eyüp Kayarın sözleri

Örgütsel yapının ekli raporda da görüleceği gibi genel hatları bizzat Fethullah Gülen tarafından çizilmiştir.

Işık tarikatından koparak bir televizyonun Ceviz Kabuğu adlı programında kamuoyuna yönelik itiraflarda bulunan, ancak, hakkında şu ana kadar herhangi bir işlem yapılmayan Eyüp Kayar isimli şahsın, Fethullahçılık (ışık tarikati) örgütlenmesi ile ilgili yaptığı açıklamalar genel hatlarıyla şu ana kadar yapılan inceleme ve araştırmaları teyit eder beyanlar olması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Eyüp Kayarın beyanları özetlendiğinde, Işık Evleri cemaat mensuplarının yaşadığı evler, hücre evleri mahiyetinde, Fethullah Gülene göre kapılarına kilit vurulmuş zaviyelerin, kışlaların, tekkelerin görevini yapan evlerdir. Bu evlere giriş ve çıkışlar mümkün olduğunca gizlilik içinde yapılır. Işık evlerinden sorumlu bir ev imamı vardır. Bu imamlar 6 ayda veya 1 yılda değişir. Evin maddi girdisi ve çıktısıyla ilgilenir yukarıdaki imamlara rapor verir. Bu evlerde genelde 4-5 kişi yaşar. Umumiyetle kiralanır. Evlerde insanlara yaklaşım tarzları özellikle öğretilir. Fethullah Gülenin sesi ve görüntülü kasetleri izlenir. Lise ve üniversite öğrencileri katılır.

Cemaatin üç kolu

Cemaat üç saç ayak üzerine kurulmuştur. Işık evler, ağabeyler ve talebeler. Yeni ilişki kurulan öğrenciler ders çalışmak bahanesiyle evlere davet edilir, öğrencilere dersleri konusunda yardımcı olunur. Zamanla bu öğrencilere sesli ve görüntülü kasetler izletilir ve Fethullah Gülenin kitapları okutturulur.

Cemaat 1992 yılından sonra çok hızlı gelişmeye başladı. Cemaat Söyleyemiyorsan söylet taktiği çerçevesinde cemaat liderine herkes hüsnü kabul göstermeye, hoşgörü ile bakmaya başladı.

Bayrak yere düşmüştür, ayaklar altına alınmıştır. Tekrar bu bayrağın yerden kaldırılması ellere alınması omuzlarda taşınması, uzaya götürülmesi meselesini bu cemaat yapacaktır. Fethullah Gülen ve cemaati hiçbir lakabı kabul etmezler. Her zaman radikal İslamdan farklı olduklarını vurgularlar. Biz farklıyız radikal islamcılardan farklıyız, bize hoşgörü ile davranmazsanı z radikal islam güçlenir.

Cemaatin en güçlü olduğu eğitim öğretim kurumları, Işık Evleri, yurtlar, kolejler, Finans kurumları, Esnaflar, Holdingler, Talebeler, mesleki örgütlenme şeklinde de Doktorlar, Öğretmenler, Avukatlar, Polisler gibi.

Siyaset alanında da örgütlenme vardır fakat bu sempatizan bazındadır. Basın-yayın alanında cemaat çok güçlüdür. Zaman, Sızıntı, Yeni ÜMİT, Ekoloji, Aksiyon, STV, Burç FM gibi örgütlenmeler vardır. Ayrıca prodüksiyon şirketleri vardır.

Kadın kolları örgütlenmesi vardır. Kadın cemaat mensuplarına Şakirde, erkek cemaat mensuplarına Şakirt denir.

Eğitim ve öğretimde başıçeken Işık Evleridir. Işık Evleri kökünü Hz. Muhammed devrinden alır. Fethullah GÜLEN bu evleri Işık Evleri olarak niteler, vaazlarında ve kitaplarında bu evlere İbn-i Erkam evleri der. İbn-i Erkam sahabedir. Hz. Muhammedi herkesin dışladığı bir vakitte evine almıştır. İbn-i Erkam evlerinde yetişmeden, sabırla pişip olgunlaşmadan yapılan her şey ham hayaldir. Bu evler cemaatin hücreleri durumundadır.

Her evin bir programı vardır. Her iş bu program dahilinde yapılır. Atatürke ait hiçbir kitap okunmaz ve okutulmaz. Fethullah Gülene mehdi nazarı ile bakılır. Mehdi ahir zamanda bayrağın yere düştüğü vakitte zuhur edecek ve beklenen cemaatin başına geçerek bayrağı kaldıracak. Cemaat içinde Atatürk için, Beton Kemal, Musti, Kefere, Deccal, Öküz aleykümselam gibi ağır lakaplar kullanılır.

Tek isteği şeriat

Devletin Anayasal nizamını değiştirerek yerine şeri esaslara dayalı bir İslam devleti kurmayı hedeflediği değerlendirilen Fethullah Gülen ve yandaşları, 28 Şubat Kararlarının alınmasından sonra ve özellikle soruşturma ile ilgili yazışmaların başlaması ile birçok örgüt evini boşaltmış, örgütsel yapılanmaya zarar vermemek için faaliyetlerini mevzii koruma kuralına uyarlamışlardır.

Endişe verici

Şu anda birçok örgüt mensubu ve talebeleri aile evlerinde örgütsel faaliyetlerini sürdürmektedirler. Gülen örgütlenmesinin ekonomik boyutu da göz önüne alındığında, gelecekte ülkemizi bekleyen tehlikenin büyüklüğü endişe verici boyuttadır."

FETHULLAH GÜLEN\'İN İSTİHBARAT TUTKUSU VE HEDEFİ:

Fethullah Gülen\'in tasavvurundaki "ilahi nizam"a giden yolun, iki önemli dönemeci bulunmaktadır: "tedbir ve istihbarat", "maarif ve şirket". Yasa dışı Fethullahçı yapılanma, bu iki dönemeci aşmış; nihai hedefe doğru, -her ne kadar şeyhleri ABD\'ne hicret zorunda kalsada- yol almaya devam etmektedir. Yüzlerce şirketin sağladığı milyonlarca dolarlık bir ekonomik kaynağın desteğindeki yurt içi ve yurt dışı yüzlerce okul, dershane, üniversite ile binlerce yurt ve on binlerce ışık evi!… Diğer taraftan, yasa dışı yapılanmanın silahlı gücünü oluşturan; düşmana korku, müritlere dokunulmazlık ve güvenlik ile ülke imamına ve iştişare kurulu üyelerine, devlet kaynaklarından son derecede önemli ve kesintisiz istihbarat akışı sağlayan - TSK\'ne alternatif- kimi emniyet mensupları!.. .

Fethullah Gülen için istihbarat birimlerinde kadrolaşmak niye bu kadar önemlidir?.. En önemli neden, bir türlü yeterince sızmayı başaramadıkları Türk Silahlı Kuvvetleri\'ne karşı silahlı ve de yasal bir güce sahip olmaktır.Adliye ve mülkiye kadrolaşması ise, bu gücü daha da pekiştirecek ve devletin içten ele geçirilmesini ya da başka bir ifade ile kansız teslim olmasını temin edecektir.

Bir polisten gördüğü yardım, Fethullah Gülen\'in istihbarat görüşünü değiştirmiştir:

"Edirne\'den gelirken dosyam dolu gelmişti.Takibe maruz idim. Peşimde daima bir polis bulunuyordu. Fakat Cenab-ı Hak\'kın bir lütfü, bu polis İmam Hatip\'in orta kısmından mezundu ve benim de hemşerimdi.Erzurumlu ydu."

Bırakalım istihbarat birimlerinde kadrolaşmanın çok yönlü avantajlarını, sadece telefonların dinlenmesi olgusu bile, yasadışı fethullahçı yapılanma açısından, başlı başına rakipsiz-rekabetsiz bir güç üstünlüğü sağlamaktadır. 1980\'li yılların başlarından itibaren polis okullarına ve Polis Akademisi\'ne sızarak burada kadrolaşan ve daha sonra Personel, Eğitim, Bilgi-İşlem, Terörle Mücadele, İstihbarat gibi birimlerde kökleşmeye çalışan fethullahçılar, istihbarat birimlerinin yanı sıra, var oldukları her yerde ve ortamda, şeyhleri Fethullah Gülen\'in kaset ve kitaplarındaki "tedbir ve temkin", "taktik ve strateji" içeren direktiflerinin gereğini yerine getirerek bugünkü güç düzeylerine erişebilmişlerdir. Fethullah Gülen\'in muhtelif kitap ve kasetlerinden aşağıya alıntısı yapılan bu direktifler, mebzul kitaplarda suça azmettirme, kurnazlık, fırsatçılık, ikiyüzlülük, takiyye gibi öğeler içermektedir:

"Adliye\'de, Mülkiye\'de veya başka bir HAYATİ MÜESSESEDE bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mevcudiyetler şekline ele alınıp öyle değerlendirilmemelid ir. Yani bunlar gelecek adına bizim O ÜNİTELERDE GARANTİMİZDİR. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır."

"Türkiye\'de önümüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada birde durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksını z. Zorlayacaksını z, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak, hem de durgunluk paslanma meydana getirir… Bu mülkiye\'de de, Adliye\'de de her zaman söz konusu olur. Yürümeli, eğer biz tüm nabzı, kalbi dinledik. Baktık ki, geriye adım attıracaklar, bence adım atmam beklerim, fırsat kollarım. Yani her şey bir oyundur. Kung Fu gibi bir oyundur. Yani her zaman insanın hasmını bir yumruk vurup, yere yıkması şeklinde değildir. Bazen hasımdan kaçmak bile çok önemli manevradır. Kuvvet dengesi yoksa kuvvete başvurmayın. Çok iyi planlayacak ona göre yürüyeceksiniz. Allah bizim çaremize bakacak."

"Devletle çatışarak bir yere gelemediniz. Demek devletin de, bu çok yüksek gayeleri gerçekleştirmek için belli bir kıvama gelmesi lazım. Devletin belli ölçüde, o kıvama geldiğini söyleyebiliriz… Bizler evrensel bir mesajın hizmetkârlarıyı z…"

"Evet, tırmanma şeridindeyiz; yükümüz çok ağı ve zirvede bizi görmeye tahammülü olmayan bir sürü hasmımız var."

"Dava insanlarının münferit hareket etmeleri son derece sakıncalıdır… Davaya zımni ve kapalı bir ihanettir." 

"Arkadaşlarımızın mevcudiyeti İslami geleceğimiz adına bu işin garantisidir."

"Din-i mübin-i İslam\'a hizmet eden herkes neferdir. Dolayısıyla, bu hizmette askeri disiplin çok önemlidir. Şeklen asker değiliz ama ruhen askeriz ve öylede olmalıyız, hatta öyle olmak mecburiyetindeyiz. slami hizmetlerde nefer olduğunu idrak edemeyen ve neferliğe ters tutumlar içine giren herkes, mutlaka, ama mutlaka bunun cezasını çeker."

"Nihai hedefe ulaşana kadar, yani sonuca ulaşana kadar, her yöntem, her yol mubahtır. Bunun içerisine yalan söylemek de, insanları aldatmak da girer."

"..bir yandan hasım cepheyi, mükemmel işleyen HABERALMA TEŞKİLATIYLA içinden tanırken, öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetlerine kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli ve imkan tanınmamalıdır…"

RESMİ BELGELERLE İSTİHBARAT SAVAŞIMI:

Fethullah Gülen\'in "hasım cephe"den neyi kastettiğini her halde gerek yoktur.Gülen bu direktifiyle, şeriat doğrultusunda sil baştan yeniden yapılanmayı öngördükleri devletin içine sızılmasını; devlet gücünü kullanarak devlet ve rejim taraftarlarını sindirmeyi, etkisizleştirmeyi ve de bu amaç doğrultusunda istihbarat örgütlerinin hem haber alma ve hem de T.S.K\'ne karşı alternatif silahlı güç olarak önemine işaret etmektedir.Nitekim, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Fethullah Gülen İddianamesi\'nde bu husus şu cümlelerle teyit edilmektedir:

"Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı uyguladığı politika, hoş görünme, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bazı politikalardan alınmış tavizlerle, polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri\'ne karşı kullanma şeklindedir."

"Fethullah Gülen grubunun başta Milli Eğitim ve Emniyet Teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir."

Emniyet Müdürü Osman Ak\'ın, hayli uzun ve çarpıcı tanık ifadesini, Cumhuriyet şöyle yayınlamıştır:

"…Bu raporda, Polis Koleji\'nin yüzde 50\'sinin bu grupla temas halinde olduğunu yazıyordu. Bu zamana kadar bir cezalandırma olmadığına göre, karşıdaki insanlar en az başkomiser rütbesinde bulunuyor. Biz İstihbarat Daire Başkanına yazdığımız kişiye özel ve çok gizli yazıların nasıl sızdığını anlayamıyorduk. Ama daha sonra 92\'deki bu listede yer alan bir ismin, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun \'un Özel Kalem Amiri olduğunu gördük. Kişiye Özel diye bildirilenlerin nasıl sızdığını anladık… Ak, Gülen yandaşlarının düzenledikleri himmet toplantılarıyla yardım toplantılarını mahkemeye bildirdi. Fethullahçı olduğuna inandığım meslektaşlarım şuanda önemli görevlerde."

1980\'lerde başlayan bu kadrolaşma, klasik örnekle "Tavukçuluk Enstitüsü"nde olsa, neyse diyebiliriz. Ama bu tehlike, güvenliğimizi ve tam bağımsızlığımızı birinci derecede ilgilendiren bir Anayasal kurum yani Emniyet Genel Müdürlüğüne başlı okullar için söz konusu olacak ve 1992\'de bu olgu, resmi bir soruşturma raporunda yer alacak ve de hiçbir şey yapılmayacak!…

FETHULLAH GÜLEN\'in oluşturmuş olduğu örgüt DEVLETİN LAİK YAPISINI YIKMAK amacıyla kurulmuş olup, istişare kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Yine bu illegal yapılanmaya bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bulunmaktadır. Bu legal ve illegal yapılanması ile büyük ve güçlü görünüm arz eden örgüt, halk üzerinde manevi cebir ve baskı yaratmaktadır.

ÇARESİZLİK İÇİNDEKİ HALKI SÖMÜRÜYORLAR:

Şahsıma gönderilen bir elektronik postayı sizlerle değişiklik yapmadan sadece kişinin ad ve soyadını vermeden aynen sunuyor ve merhametlerini, anlayışlarını gözlerinizin önüne seriyorum:

"BİR ŞİRKETTE İŞE BAŞLADIM.

BURDA ÇALIŞANLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI NURCU VEYA NAKŞİBENDÎ. FETHULLAHÇI BİR MUHASEBE MÜDÜRÜ GELDİ.ÇOK İYİ NİYETLİ İNSANCIL GÖZÜKEN.BENDE BAKTILAR TAM TERSİ BİR GÖRÜNÜM VAR. NE YAPTILAR DERSİNİZ? YAVAŞ YAVAŞ BENİ PANELLERİNE DAVET ETMEYE BAŞLADILAR. İNTERNET ORTAMINDAKİ SİTELERİNE DAVET ETTİLER. OLMADI BEDAVA KİTAP GETİRDİLER. ANNEM RAHATSIZ GİDEMİYORUM DEDİM ATLATTIM. ÖNCE TAKILARIMDAN RAHATSIZ OLDULAR. ÇIKARTTIM. SONRA ÖRTÜNMEM KONUSUNDA ÇEŞİTLİ YAZILAR GÖNDERMEYE BAŞLADILAR. OKUDUĞUM CUMHURİYET GAZETESİNİ SAKLAR OLDUM. AMA BİR YANDANDA DÜŞMANI İNİNDE GÖRMENİN FAYDALARINDAN YARARLANDIM. NERELERE NELER FAXLANIYOR GÖRDÜM. DEHŞET BİR KOORDİNASYON AĞLARI VAR. EVİM ANADOLU YAKASINDA. UZAK DİYE ONLARA DERT OLDU. EĞER MEMNUN DEĞİLSEM FETHULLAHIN ANADOLU YAKASINDAKİ ŞİRKETLERİNE ALDIRABİLECEKLERİ Nİ SÖYLEDİLER. HER ŞEYİ ÇOK RAHAT AYARLIYABİLİYORLAR. KIZIMI LİSEYE KAYIT YAPTIRACAKKEN SENELER ÖNCE KARŞIMA ÇIKMIŞLARDI. BEN KAYIT PARASI KAVGASI YAPARKEN ONLAR PARASIZ KAYIT

YAPTIRABİLECEĞİ M OKULLARINI ÖNERMİŞLERDİ. HATTA DERSHANELERİNE YAZDIRMAM İÇİN EPEY PEŞİMDEN KOŞMUŞLARDI. BÜTÜN BUNLARI HİZMET ADI ALTINDA YAPIYORLAR. İŞ BULMAK GİBİ BİR DERTLERİ YOK. EVİME SOKMADIĞIM ÜLKER ÜRÜNLERİ BURDA CİRİT ATIYOR. HER CUMA CUMAYA GİDERLER. İBADETEMİ? KISMEN ESAS ALDIKLARI İLK ELDEN VAAZ VEREBİLECEKLERİ İNSANLAR. YANİ AVA ÇIKIYORLAR.

KESİNLİKLE YAPTIKLARI MİSYONERLİK. SENELER ÖNCE YAHOVA ŞAHİTLERİNİ TANIMIŞTIM. AYNEN ONLAR GİBİLER. BİR DERDİNİZ BİR SIKINTINIZMI VAR?HEMEN ONU KULLANARAK SİZİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞIRLAR.NİCE YEM OLAN İNSANLAR VAR ÇARESİZLİKTEN..

HALEN BURDA ÇALIŞIYORUM. BİR ANLAMDA BENDE ÇARESİZİM. AMA FARKINDALIĞIMI UYANIKLIĞIMI TETİKTE TUTUYORUM. YA TUTAMAYANLAR? ONLAR NE OLUCAK?                    Derleyen : ZORLU

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol