KURT YAVRUSU
  GÜNLÜK KONU ARSİVİ - 5
 
 
SON BASKIN VE GERİSİNDEKİLER 

H.Hüseyin MEMİŞ

http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7064

 

AKP'de sorunlar diz boyu. AKP, için için kaynayan ve kaynadıkça da çözülemezliği artan bir "zift" gibi.

İktidarın ve AKP'nin başı, hem kendisiyle hem de partisiyle gizli bir savaş içinde. Paralı bakanlıklar RTE'nin ekibinde, karar bakanlıkları ise Çankaya'nın yeni sakininin gölgesinde. RTE, AG'yi Çankaya'ya yollarken, ondan kurtulacağını sanıyordu ama iktidar erki birdenbire ikiye bölündü.

RTE'nin tek derdi bu mu?

Hayır. En azından iki derdi daha var.

Birincisi, daha önceleri RTE'nin "Ağlayan Şeytan" dediği Salya Sümük Efendi'nin iktidara olan açık etkisi; ikincisi ise Sakallı Şeytan ekibinin akçalı işlere müdahalesi. Lepiska Saçlı fındıkçı danışman, Mısırakıtan gibileri Sakallı Şeytan'ın dergâhının imalatları ve dergâh terbiyesine (!) göre hepsi de RTE'nin üzerinde.


Parti içi Kürtçü lobi, seçimler sonrası hiç beklemediği bir muamele ile karşı karşıya kalınca bazı konularda frene bastılar ki, bu konu da RTE'nin bir başka sorunu.

RTE'nin önemli dertlerinden biri de ABD'deki "Ulusalcı Amerikalılılar" ile "Neo-Con"cu-İsrailci Amerikalılar arasında sıkışıp kalması.

Ulusalcı Amerikalılar, ABD'nin geleceğinde şu anda daha çok söz sahibi olsalar da ekonomik konular "Neo-Con"cu şürekâsının elinde.

Son günlerde RTE'nin yeni bir çocuğu daha oldu;

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na seçilen Haşim KILIÇ.

Bu seçimi, salt bir seçim olarak değil, Koray AYDIN'ın aklanması (!) ile birlikte düşünün.

Bundan böyle RTE, Haşim KILIÇ'ın "soğuk nefesi"ni hep ensesinde hissedecek.

Şaşırdınız mı?

Hiç şaşırmayın, çünkü Türkiye'de "darbeler" hiç umulmayan yerlerden gelir.

Darbe umulan yerler de bazen darbe bekleyenleri korur.

Örneğin bir önceki Çankaya sakininin bazı yasaları veto ederek, RTE'nin ve ekibinin Yüce Divan'da yargılanıp "Ömür Boyu Hapis" cezasına mahkûm edilmesinin önünü kesmesi, Devlet Denetleme Kurulu'nun elindeki her biri bir iktidarı yok edecek derecede çarpıcı ve kapsamlı dosyaları Yargıya tevdi etmemesi, basına sızdırmaması gibi

ABD Cephesi

Bugünlerde ABD'nin en büyük sorunu Irak Bataklığı'ndan nasıl kurtulacağı konusunda şekilleniyor.

ABD yönetimi, Neo-Con'cuların etkisi ile dışlanan Türkiye'nin gözünün içine bakıyor, hem de yalvarır gibi. Ama anlayan kim, bizimkiler de onlara "trene bakar gibi" bakıyorlar.

ABD yönetiminin bakışını en iyi tahlil eden kurum Türk Silahlı Kuvvetleri, ama onlar da "salağa yatıyor"lar.

ABD yönetimi bunun da farkında ve kuduruyorlar, bunu hazmedemiyorlar.

Bir taraftan RTE'ye ve Salya Sümük Efendi'ye verdikleri destek ile TSK'ni sindirmeye çalışırlarken, TSK'nin geleceğe yönelik komuta kademesini de manipüle etmek faaliyetlerinden geri durmuyorlar.

Bunu da Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Salya Sümük Efendi ekibi ile yapıyorlar.

Örneğin 2007 Yüksek Askeri Şurası'nda Korgeneral Cahit SARSILMAZ'ın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin geleceği ile oynadıkları gibi ABD'liler, bugünlerde "kan kusuyorlar".

Önce E.Org. Hüseyin KIVRIKOĞLU felaketi ile karşılaştılar şimdi de Org. BÜYÜKANIT karabasanını yaşıyorlar; ardından da Org. BAŞBUĞ ile cebelleşmek zorunda kalacaklar. Ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içindeki dengeler ile oynamak için bütün iç ve dış "piçlerini" seferber etmiş durumdalar.

ABD'nin diğer bir büyük sıkıntısı ise Ortadoğu'da Uluslararası Şirketlere ve Menfaat Gruplarına hizmet ederken farkında olmadan Büyük Britanya İmparatorluğu'nun değirmenine su taşıdıklarını da fark etmiş olmaları.

Bunun en bariz örneğini Kıbrıs'ta yaşadılar.

Kıbrıs'taki çözümsüzlük iki devletin işine yaradı biri İsrail'in diğeri ise Büyük Britanya İmparatorluğu'nun.

Ankara'da yapılan MOSSAD destekli Glocal Forum toplantısı esnasında görüştüğüm bir İngiliz gazeteci bu konuyu çok çarpıcı bir cümle ile bana aktarmıştı.

O günlerde "ayakları suya ermeyen" M.Ali TALAT ağzında MARAŞ Bölgesi'ni gevelemeye başlamıştı, Rumlara orayı vermekten söz ediyordu.

İngiliz gazeteci ise şunları söylüyordu:

"Kimin malını kime veriyorsunuz? Bize sordunuz mu?"


Gerekli cevabı benden almıştı ama küstahlığının temeli çok acı vericiydi.

Merhum Menderes, Zorlu'yu da Kıbrıs'a Büyük Britanya İmparatorluğu'nun aksine Türk Milli Hedefleri ve Menfaatleri doğrultusunda müdahale ettikleri için bizlere ve bizdeki "uşaklar"ına boğdurmamışlar mıydı?


ABD'ni şimdi çıldırtan bir başka konu daha var, Suriye Arap Cumhuriyeti ile Türkiye'nin ve KKTC'nin yakınlaşması.

Bu konuyu genelde kendileri dillendirmiyorlar ama Irak'taki "siyasi fahişeleri"ne istediklerini söylettiriyorlar.

Suriye Arap Cumhuriyeti, Kıbrıs'ın önemini Türkiye'deki pek çok dışişleri elemanından daha ayrıntılı irdelemiş olmalı ki; İsrail'in Kıbrıs üzerindeki bütün ataklarına anında müdahalelerde bulunuyor.

ABD'nin ve İsrail'in en büyük korkusu ise Türk Hava Kuvvetleri pilotlarının Suriye Arap Cumhuriyeti'nde Rus savaş uçakları ile eğitime başlamaları.

Suriye Hava Kuvvetleri elemanlarına da ABD ve NATO uçakları ile ilgili hem uçuş hem de taktik eğitimi vermeleri.

Evet, bize Pentagon'daki Kripto Türkler tarafından sızdırılan en büyük korkunun bu olduğunu söyleyebilirim.

Dostlara ve düşmanlara duyurulur.

Sanırım Türk Silahlı Kuvvetleri, bir zamanlar Hava Üslerimizin teknik bazı birimlerini Kazak ve Rus teknolojisi ile donatalım diyen bir Tümgenerali emekliye sevk etmesine, şimdilerde pişman olsa gerekir.

İşin belki de en can sıkıcı tarafı ise; soğuk savaş döneminde Amerikan "dezinformatsiya"sı etkisi ile savaşçı, işgalci ve karıştırıcı olarak gösterilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin yerini bu dönemde ABD'nin alması; Avrupa'nın ise o dönemde olduğu gibi aynı cepheyi, "barışçılığı" temsil ediyor olmasıdır.

Avrupa'nın bu imajını ortadan kaldırmak için içine "Truva Atı" olarak soktuğu önce Blair ve şimdi de Sarkozy kuklalarının faaliyetlerinin ne derecede etkili olacağı ise hala şüpheli.

ABD gittikçe faşistleşiyor, teröristleşiyor, eşkıyalaşıyor. Bu durumdan hem ulusalcı Amerikalılar hem de Amerika halkı memnun değil, ABD "tek başınacılığa" doğru sürükleniyor.

Türkiye örneği ise bütün milletlerin, bütün halkların ve hatta bütün partnerlerin ABD'ye karşı şüphelerini arttırıyor.

Bir zamanlar "ABD'nin Avrupa ve Ortadoğu Jandarması" olan Türkiye'ye karşı ABD'nin takındığı tavır, herkesi ve her kesimi ABD'ye karşı bir kez daha düşünmeye sürüklüyor.

Bunlara, Ortadoğu bölgesindeki Kürtler, Ermeniler ve bir başka yeni partner de dahildir.

Son PKK baskınında ABD'nin PKK'ya Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgedeki bütün faaliyetlerini gösteren 3 aylık uydu fotoğraflarını vermesi ve baskın öncesi bir haftalık ve o gecelik termal hava fotoğraflarını PKK'lı teröristlere hediye etmesi; Türk halkı dışında neredeyse "sağır sultan" tarafından bile biliniyor.

Yine ABD'nin, PKK'lı teröristlere yaklaşma istikametlerinde olduğu gibi kaçış istikametlerinde de teknik açıdan yardımcı olmaları, baskın öncesi bölgedeki bütün haberleşme cihazları üzerine, Süleymaniye Çuval Operasyonu öncesinde yaptıkları gibi EKT (Elektronik Karşı Tedbir) (Elektronik Baskı) uygulaması tespiti, dünyanın dört bir yanında çalkalanıyor.
--------------------------------------


DÜŞMAN,  KİM ?

“Vaziyeti muhakeme ederken ve tedbir düşünürken; acı da olsa, hakikati görmekten biran geri kalmamak lazımdır. Kendimizi ve birbirimizi aldatmak için lüzum ve mecburiyet yoktur.”

                                                               M. K. ATATÜRK (1927)

         Fikirleri bilmeyenler; Olayları anlayamaz, İnsanları yönlendiremez !

         Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı ortamı meydana getiren sebeplerin doğru tespit edilmesi gerekir. Eğer bugün yaşadıklarımızı Millet olarak sorgulamaz, tedbirlerini almaz, iyileştirme yapmadan kabullenir isek, yarınlarımız daha da karanlık olacaktır…

         Tüm Devletlerin ve Milletlerin dostları olduğu gibi, düşmanları da vardır. Yeryüzünün en önemli bir coğrafyasında olan Türkiye’nin ise düşmanları, diğer ülkelere nazaran daha fazladır. Bunun üç gerekçesi vardır  :

1-     Türkiye’nin üç Kıta’nın merkezinde bulunması. (Jeopolitik konum)

2-     Türk Milleti’nin var oluş gerçeği. Tarihi misyonu. Tüm Milletlere hükmetmesi. (Tarihi kin ve intikam duyguları)

3-     Türk Milleti ve Devletlerinin, İslamiyet’in gelişmesi ve savunulmasında vermiş olduğu “Hak” mücadelesi. (Misyonerlik)

Emperyalist Devletler, herhangi bir Ülke üzerindeki emellerine kavuşmak

için mutlaka o ülkenin kültürünü ve ekonomisini bozmaya çalışır. Bununla birlikte yerli işbirlikçilerle huzursuzluklar çıkartmaya, devlet kurumlarına karşı güvensizlik ortamı yarattırmaya ve halkın Milli Birliğini yıktırmaya gayret gösterir.

         Son zamanlarda tekrar şiddetini arttırarak hortlayan terör faaliyetleri, Ocaklarımıza ve Yüreklerimize ateş düşürmektedir. T.C. Devleti, bu terör örgütünü mutlaka yok edecektir. Millet olarak teröre duyduğumuz öfke sokaklara taşmış durumda… Doğal olarak  gösterilen bu tepkiler, “Milli Birliği” zedelememeli !

         Terörü ve teröristi finanse edip yönlendiren güçlerin esas hedefi, Türk Milletini halkların kavgasına sürüklemektir. Vatanımızın parçalanması için,       İç kargaşanın çıkmasını hedeflemektedirler. Bundan dolayı tepkilerimizi temkinli ve tedbirli bir şekilde yapmalıyız.

         Apo, Barzani, Talabani ve bazı bölücüler yüzünden tüm Kürtler PKK’lıdır diyebilir miyiz ? Hayır !

         Tüm Türkler, Vatansever - Milliyetçidir diyebilir miyiz ? Hayır !

         “Kürtler Teröristtir” diyen ve bu iddiada bulunan varsa esas “Bölücü”      o dur. Bazı Türkler de vardır ki; Kurtuluş Savaşı dönemlerindeki gazeteci       Ali Kemal gibi haindir.

         Eğer Kürtleri, düşman olarak telakki edecek isek, dağlarda neden terörist arıyoruz ki ; Yarından tezi yok, hemen icraata geçelim…

Bizimle birlikte yaşamaya çalışan, şu inşaat işçisini…

Veya şu seyyar satıcıyı…

Veya şu esnafı…

Veya şu memuru…

Veya şu tüccarı…

Veya şu öğrenciyi…

Veya şu kapıcıyı…

Veya şu köylüyü…

Veya şu gariban çöp toplayıcıyı…

         Seç beğen yok et (!) İşte Vatan Kurtuldu (!) Aferin.

         Ama, “Düşman Kim ?” işte bu soruyu cevaplandırırken cesur ve medeni olmamız gerekir. Her ne kadar zaman olarak geç kaldıysak ta, yaşanılan zaman bir fırsattır. Bari yüzleşmek için yarınları beklemeden bu hesabı yapalım…

Bana göre , içerdeki düşmanlarımız ;

—       Atatürk’ün fikir ve görüşlerine sadık kalmayıp, yabancıların himmetine sığınanlar…

—      Atatürk’ü, halka  ve körpe dimağlara “Deccal” diye anlatanlar…

—    “Türk müsün, Müslüman mısın ?” diye soru yöneltip milli şuuru yok etmeye çalışanlar…

—      Haksız ve gayri meşru kazanç elde eden ve  Devlete vergi vermeyenler…

—   Devlet malını ve gelirlerini hor kullanan, zimmete geçiren ve peşkeş çekenler…Gelecek nesillerin, kısmetlerini yok edenler…

—     Milli Kültürüne yabancı olup, Halkını tanımayanlar…

—      Milli Eğitime sürekli darbe vuranlar…

—      İş yeri açacağına, sermayesini zevk alemlerinde harcayanlar…

—      Türk Silahlı Kuvvetlerini sevmeyenler…

         Türk Vatanının bölünmez bütünlüğünü, Türk Milletinin birliğini ve T.C. Devletinin bağımsızlığını savunuyorsak ; zihniyetler ve zararlı fikirler ile mücadele etmeliyiz. Yabancı Devletlerin her türlü düşmanlıklarına karşı durabilmek ve onları alt edebilmek için Milli Birliğe ihtiyaç vardır.

         Samimi olarak “Ne Mutlu Türküm” diyen her kişi Türk’tür.

         Türklük ; Bir Şuurdur. Yaşanır. Yaşatılır…

         Bir Olacağız,

         Diri Olacağız,

         Dirlikli Olacağız…

Yılmaz KARAHAN
--------------------------------------------------------------------------------


YAĞMAYA DEVAM

Yağmaya devam
Ülkenin en stratejik kurumlarını bile yabancılara peşkeş çeken AKP iktidarı yeni talan planı için düğmeye bastı

 

2008-2010 yıllarında özelleştirme adı altında devletin elindeki değerleri yağmalamayı sürdürecek olan iktidarın hedefinde, ilk olarak elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin satışı var. Önümüzdeki dönemde ayrıca, şeker fabrikalarıyla, Bandırma, Samsun ve İskenderun Limanları da özelleştirilecek.

 

Satış rüzgârı esecek!
2008-2010 yıllarında özelleştirmelere ağırlık veren AKP İktidarı işe halka arzlarla başlayacak. Ardından ise elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin satış süreci için düğmeye basılacak

 

Ülkenin en kârlı ve en stratejik kurumlarını faiz ödemek adına yabancı yatırımcılara peşkeş çeken AKP iktidarı, yeni dönemde de satış rüzgarına hızla devam edecek. Özelleştirme uygulamalarının 2008-2010 döneminde tüm hızıyla sürmesi öngörülürken, halka arz yöntemine öncelik verilecek. Halka arz yöntemine öncelik verilmesi ile sermayenin tabana yayılması ve sermaye piyasalarının derinlik kazanmasını sağlamak amaçlanıyor. Önümüzdeki 2 yılda önce elektrik dağıtım şirketleri özelleştirilecek, ardından elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmesi süreci başlayacak. Bu kapsamda, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş ile İstanbul Anadolu Yakası AYEDAŞ özelleştirilecek. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi tamamlandıktan sonra, elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmesi süreci başlayacak.

Sıradakiler...

Önümüzdeki dönemde, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) yapım, onarım ve işletimini üstlendiği hizmet üretim birimleri olan otoyollar, köprüler ve üzerinde yer alan tesislerden, Edirne-İstanbul-Ankara, Pozantı-Tarsus-Mersin, Tarsus-Adana-Gaziantep, Toprakkale-İskenderun, Gaziantep-Şanlıurfa, İzmir-Çeşme, İzmir Otoyolları, İzmir ve Ankara Çevre Otoyolu’nun bağlantı yolları ile Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri’nin bağlantı yollarının bakım, işletme ve ücret toplama merkezleri, işletme hakkı verilmesi yöntemi ile özelleştirilecek. Özelleştirme işlemlerinin de 2008’ı sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor. Önümüzdeki dönemde ayrıca, şeker fabrikalarıyla, Bandırma, Samsun ve İskenderun Limanları da özelleştirilecek. Tekel Sigara Fabrikaları’nın özelleştirme süreci de en kısa zamanda tamamlanacak.

Gelir beklentisi

Öte yandan, 5.2 milyar YTL olması öngörülen 2007 özelleştirme gelirinin Hariri Telekom’un satış bedelinin peşin ödenmesi nedeniyle 11.6 milyar YTL’ye çıkması beklenirken, 2008 özelleştirme gelir hedefi ise 11 milyar 800 milyon YTL olarak belirlendi.

 

Özallar elektrik  enerjisine yoğunlaşıyor
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal, son yılların moda yatırımı olan rüzgârdan enerji üretimine hazırlanıyor. ’Yel Enerji Elektrik Üretim’adlı bir şirket kuran Özal, yeğeni Bahattin Özal’ı da şirkete ortak yaptı. Elektrik enerjisi üretim tesisleri kuracağı, işleteceği ve üretilen enerjiyi satacağı belirtilen Yel Enerji’nin sermayesi 100 bin YTL olarak belirlendi. Hidroelektrik üzerine yatırımları olan Korkut Özal, şimdi de rüzgâra yönelmiş oldu. Şirketin diğer ortakları, Burak Altay ile Özallara ait ’Hidro Kontrol Elektrik Üretim’ve ’Hidro Enerji Elektrik Üretim’şirketleri olarak açıklandı. Korkut Özal, ayrıca Flamingo Akaryakıt ve Flamingo Biodizel şirketlerinin de başkanlığını yapıyor.

-------------------------------------------------------------



------------------------------------------

MHP´den Abdullah Gül´e Eleştiri
 

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz El-Suud'u, Ankara'da kaldığı otelde ziyaret etmesini eleştirdi... Vural, DTP ve Baykal için ise bakın neler söyledi?

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz El-Suud’u, Ankara’da kaldığı otelde ziyaret etmesini eleştirerek, "Sayın Cumhurbaşkanının yaklaşım tarzı, devlet geleneğine aykırı ve yanlış olmuştur. Onurumuzu zedelemiştir" dedi.

Vural,  yaptığı açıklamada, MHP’nin, seçilmiş bir cumhurbaşkanına, devleti temsil ettiği için gereken saygıyı gösterdiğini, cumhurbaşkanının siyasal bir tartışma içerisine sokulmasını doğru bulmadığını kaydetti.

"Cumhurbaşkanının, attığı her adımda Türk milletinin onurunu koruması" gerektiğini ifade eden Vural, "Bence o fotoğraflardaki yaklaşım, Türk milletini rencide etmiştir, kabul edilmesi mümkün değil. Devlet geleneğinin yıpratılmasını milletimiz hak etmiyor. Son derece yanlış olmuştur. Dışişleri Bakanlığının da ’Çıkarlarımız vardı’ diye de bir açıklaması var. Çıkarlar, onurlar dikkate alınarak korunur. Dolayısıyla bu yaklaşım tarzı, devlet geleneğimize aykırı ve son derece yanlış olmuştur. Çok vahim. Sayın Cumhurbaşkanının tavrı onurumuzu zedelemiştir" diye konuştu.

"İMRALI CANİSİNİN ETEKLERİ ALTINDA..."

DTP’nin politikalarını da eleştiren MHP Grup Başkanvekili Vural, bu partinin Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlara çözüm bulma yerine, bölücü terör örgütü eksenli bir politika yürüttüğünü söyledi.

"DTP’nin, bölücü terör örgütünü maşa olarak kullanan bir siyaset anlayışını, TBMM’ye taşıma gayreti içinde olduğunu" ifade eden Vural, DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’ın eşiyle ilgili iddialara da değindi.

"Kurtulan’ı milletvekili olmaya layık gören kim?" diye soran MHP’li Oktay Vural, şöyle devam etti:

"Neden bu kadın milletvekili seçilmiştir? Anlaşılan o ki eşinin bölücü terör örgütüne yaptığı hizmetlerden dolayı kendisi milletvekili olmuştur. Bölücü terör örgütünün ve İmralı canisinin etekleri altında siyaset yapmanın demokrasiyle hiçbir alakası yok. Bunun demokratik olduğunu iddia etmek safsatadır.

DTP, ip üstündeki cambaz gibi topluma gösteriliyor. Bunların ne mal olduğu belli. Türk milleti, kendilerine verilen bu imkanı, millet için kullanmadığını görüyor. DTP’nin istek ve taleplerinin kabul edilmesi mümkün değil. Bu istek ve talepleri, çoğunluğa kabul ettirme oyununu oynayanlar kim? Bölücü terör örgütünün maşa olarak kullandığı DTP’nin istek ve arzularını demokrasi adına Türkiye’ye yutturmak isteyenler kim?"

MHP Grup Başkanvekili Vural, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın önerilerini de eleştirerek, "Baykal’ın ortaya attığı öneriler popülist bir yaklaşım. Bugünün sorunlarını çözmeden uzak, Muhtemelen önüne bir rapor geldi, bu rapordaki önerilerden, ’Birkaçını yapalım’ demiştir" dedi.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol